Kayıtlar

Hangi Tanrı?

Resim
  Tanrı hakkında konuşmanın ussal temeli, Tanrı'nın varlığı değil, Tanrı'nın neliğidir. Nasıl sormalı o halde: "Tanrı nedir?" mi, "Tanrı kimdir?" mi? Tanrı bir kişi midir, yoksa bir şey veya bir tasarım mıdır? Tanımlanmamış bir Tanrı kavrayışından hareketle Tanrı var mıdır, yok mudur sorusu anlamlı bir soru mudur? Bir yadsıma biçimi olarak Tanrıtanımazlık (ateizm), daima önceden bir tanrı tasarımı varsaymak zorundadır, çünkü varolduğu savlanan bir şey, bir kişi tasarımı tarafından öncelenmeksizin yadsıma "yok yoktur" totolojisinden başka bir anlam ifade etmez. Din eleştirisi tanrı eleştirisinden daha sahici, dolayısıyla daha siyasal bir yadsıma biçimidir, çünkü eleştirdiği şey, kişi, topluluk ve kavram belirlenimlerini önünde tanımlanmış olarak hazır bulur, onların varlığını değil, belirlenimlerini eleştirir. Tanrı eleştirisi din eleştirisine göre "kaçak güreşmek"tir, bir tür "havanda su dövmek"tir, çünkü yadsımanın hiçbir

Hakikat ile Hurafenin farkı ne?

Resim
Fatih Altaylı-Dücane Cündioğlu | Teke Tek Söyleşi Notları • Kötümserlik umuda yer bırakmaz ama karamsarlık/gerçekçilik insana kendini iyi hissettirir. • Ben nefsimi hakikatin onu incitemeyeceği şekilde terbiye etmeye çalışıyorum. • Düşünme yetkinleştiğinde şikâyeti bırakır. Düşünmenin işi çözümlemedir. Dolayısıyla kötümserlik var olandan şikâyet etmek anlamına gelir. • İyi olanla doğru olanı yan yana getirmek mümkün mü? Bize iyi olanla doğru olanın aynı şey olduğu öğretildi. • İnsanın bir toplumsal kimliğe sahip olması, yaşamını sürdürebilmesi bakımından bir gereksinim fakat bunun için kullandığı araçların hiçbiri doğru değil. • Doğru olanlar bizi üşütüyor. İyi olanlar bizi ısıtıyor ama karanlıkta bırakıyor. • Toplumlar karanlıkta yaşayabilirler ama soğukta yaşayamazlar. • Yalnızlık zihinde olan bir şeydir. Bir odaklanma biçimi, bir tutku, bir hastalıktır. • Düşünce adamlarının en büyük sorunlarından bir tanesi; odaklanma kabiliyetlerinin çok yüksek olmasıdır. Fakat oda

Ötedünya Umuduna Dair Bir Çözümleme

Resim
  Belirsizlik insanı korkutur. Öte dünya bir ölümsüzlük arzusudur. Ölümden korkunun sebebi deneyimlenemez, belirsiz olmasıdır. Araplarda soyu kesiklik bir kabustur, eğer kabileniz yoksa adam yerine konmazdınız. ( Kuran'da ebder olarak geçer, kevser suresine bakınız ) Zayıf ölümsüzlük arayışları: •Üreme yoluyla ölümsüzlük arayışı •Miras yoluyla ölümsüzlük arayışı Daha tatmin edici ölümsüzlük arayışları: •Reenkarnasyon, bedenden yeni bir bedene... •Ölümden sonra dirilme, öte dünya... İslamın öte dünyasında Tanrı genel olarak maddi şeyleri vaat eder Cehennemde bir korkutma hakimdir. (Işkenceler, sıcak...) Arabistan gibidir. Su, serinlik yoktur. Cennette yan gel yat, ebedi bir siesta havası vardır. (Huriler, köşkler, nehirler, meyveler, bol bol yeriz, yatarız, cinsel ilişkiye gireriz, vaktimiz bol...) Öte dünya insanlık için büyük bir teselli kaynağı hâline gelmiştir. Artık insanlar ölümden değil, ölüm sonrası hayatın niteliğine dair bir korkuya kapılmıştır. Siestadaki gibi mi yaşamak

Çok Eşlilik, Kösnül Bilinç ve Erdem

Resim
  Ders Notları Ejder Turan • Yıllarca güncelden uzak durmaya çalışan biri olarak hep kendi gündemimim takip ettim. Dışarda ne olup-bittiği beni ilgilendirmedi. Bunun olumlu ve olumsuz tarafları var ama insanın kendi çağıyla eşzamanlı olarak hareket edememesinin patolojik sorunları da var. • Düşünmek esas itibariyle üzerine düşünülecek konudaki kategorik kapanmaları çözmek demektir. • Kuşku yoksa (konuşan adam size ezeli-ebedi hakikatler aktarıyorsa) orada düşünce yoktur, bildiri vardır. • Çok eşliliğe “taadüd-ü zevcat” denir. • Bizim gibi biraz modernleşmiş toplumlarda dinsel kurumlar ve inançlar akıl almaz derecede büyük çelişkiler ve ikiyüzlülükler üretiyor. • İnsanlar kendi özel yaşamlarını dindar bir biçimde, kendi inanç kurallarına uyarak düzenleme ve yaşama özgürlüğüne sahip olmalı. Ancak burada düşünülmesi gereken şey şudur, bu dinlerin ne ibadetleri ne kuralları (emir ve yasakları) evrensel bir değer taşır. Bunların hepsi sadece inançlarına bağlı olan insanlar için haki